İslamın şartları nelerdir?

kabe hac

İslamın şartları nelerdir?

Dinimizde emredilen başlıca ibadetler hangileridir?

İslam dininde, her Müslüman’ın yerine getirmesi gereken bazı sorumluluklar vardır. Bunlara İslam’ın şartları denir. Hz. Muhammed (s.a.v.) İslam’ın şartlarını açıklayan bir hadisinde, “İslam beş temel üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olmadığına, Hz. Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik etmek, namaz kılmak, ramazan orucunu tutmak, zekât vermek ve hacca gitmek.” (Buhârî İman, 8.) buyurmuştur. Böylece Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), İslam’ın şartlarının neler olduğuna dikkat çekmiştir.

Kelime-i Şehadet

Bizler Müslüman’ız. Dinimizin adı da İslam’dır. İslam dinine girip Müslüman olmanın öncelikli ve temel şartı, kelime-i şehadet getirmektir. Kelime-i şehadet şöyle söylenir: “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh.” Kelime-i şehadetin anlamı da şu şekildedir: “Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Yine şehadet ederim ki Hz. Muhammed onun kulu ve elçisidir.”

Kelime-i şehadeti dil ile söylemek ve onun içerdiği anlama gönülden inanmak, Müslüman olmanın temel şartıdır. Bundan dolayıdır ki Müslüman olmak isteyen kişinin ilk yapması gereken şey, kelime-i şehadet getirmek ve onun içerdiği anlama gönülden inanmaktır.

Namaz

İslam’ın şartlarından biri de namazdır. Namaz, dinimizde emredilen temel ibadetlerden biridir. İslam’da sabah, öğlen, ikindi, akşam ve yatsı olmak üzere günde beş vakit namaz kılmak farzdır. Yüce Allah (c.c.), birçok ayette bizlere namaz kılmayı emretmiştir. Mesela Rabb’imiz (c.c.) bir ayette, “(Ey Muhammed!) İnanan kullarıma söyle, namazı kılsınlar…” (İbrahim suresi, 31. ayet.) buyurmuştur. Başka bir ayette ise “…Namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz, müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır.” (Nisâ suresi, 103. ayet.) buyurarak bizlere namaz kılmayı emretmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) de bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Cennetin anahtarı namaz, namazın anahtarı da temizliktir (abdesttir).” (Tirmizî, Tahâret, 1.) Başka bir hadisinde de kendisine, “Allah katında amellerin en üstünü hangisidir? diye sorulunca “Vaktinde kılınan namaz…” (Buhârî, Tevhid, 48.) cevabını vermiştir. O hâlde bizler de namazın dinimizdeki yerini ve önemini iyi kavrayalım. Günde beş vakit namaz kılmanın; akıllı, ergenlik çağına gelmiş her Müslüman’a farz olduğunu bilelim.

“Sabır ve namazla (Allah’tan) yardım isteyin. Bu, (Allah’a) derinden saygı duyanların dışındakilere ağır gelir.”
(Bakara suresi, 45. ayet. )
“Namaz dinin direğidir…” (Tirmizî, İman, 8.)
“Rükûları, secdeleri, abdestleri ve vakitlerine dikkat ederek beş vakit namaza devam eden ve bu beş vakit namazın Allah katından gelen bir emr-i hak olduğunu kabul eden kimse cennete girer.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, C 4, s. 266.)
Yukarıdaki ayet ile hadisler, bize hangi mesajları vermektedir?

Oruç

Dinimizde emredilen belli başlı ibadetler vardır. Bunlardan biri de oruçtur. Oruç; tan yerinin ağarmasından* itibaren güneşin batışına, akşam ezanı okununcaya kadar hiçbir şey yiyip içmeyerek ve bazı bedensel arzulardan ibadet niyetiyle uzak durarak yerine getirilir. İslam dininde akıllı, ergenlik çağına gelmiş, sağlıklı her Müslüman’ın oruç tutması farzdır. Bu konuda yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:“ Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara suresi, 183. ayet.)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de oruçla ilgili bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Kim faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Savm, 6.) Başka bir hadisinde de “Mübarek Ramazan ayı size geldi. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır…” (Nesâi, Sıyam, 5.) buyurarak bize müjde vermiştir.

Hac

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de emredilen temel ibadetlerden biri de hacdır. Âl-i İmrân suresinde, “Orada apaçık nişaneler, (ayrıca) İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır…” (Âl-i İmrân suresi, 97. ayet.) buyrularak hac ibadetinin farz olduğu vurgulanır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir hadisinde, “…Makbul (Allah tarafından kabul edilmiş) bir haccın karşılığı ancak cennettir.” (Buhârî, Umre, 1.) buyurur. Başka bir hadisinde de “Kim Allah için hacceder, çirkin söz ve davranışlardan sakınırsa, annesinden doğduğu gün gibi günahlarından arınmış olarak (evine) döner.” (Buhârî, Hacc, 4.) Hac ibadeti, Suudi Arabistan’ın Mekke şehrinde bulunan kutsal Kâbe ve çevresindeki diğer mukaddes yerlerin ziyaret edilmesiyle yapılır. Hacca giden Müslümanlar, öncelikle niyet edip ihrama girerler. İhram; normal zamanlarda serbest olan bazı şeylerden uzak durmak demektir. Örneğin, ihramlı kişinin avlanması, saç sakal kesmesi, bitkilere ve hayvanlara zarar vermesi haramdır. İhrama girip hac ibadetini yapan Müslüman, bu gibi davranışlardan uzak durmak zorundadır. Hac sırasında giyilen, iki parçadan oluşan beyaz renkli giysi de ihram olarak isimlendirilir.

kabe hac

Gücü yeten Müslümanların Kâbe’yi ziyaret etmesi, Allah’ın (c.c.) emridir.
Ekonomik gücü yeterli, sağlığı da elverişli olan Müslümanların hayatlarında bir kez hacca gitmeleri farzdır. Hac ibadetini yerine getirmek Müslüman’a sevap kazandırır. Şartları uygun olduğu hâlde hacca gitmemek ise günahtır.

Zekât

Dinimizde emredilen farz ibadetlerden biri zekâttır. Zekât, mal ile yerine getirilen bir ibadettir. Yüce Allah (c.c.) bir ayette, “Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a boyun eğenlerle (rükû edenlerle) beraber boyun eğin.” (Bakara suresi, 43. ayet.) buyurarak zekâtın farz olduğunu bildirmiştir. Rabb’imiz (c.c.), aynı konuyu dile getiren başka bir ayette ise “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür.” (Bakara suresi, 110. ayet.) buyurmuştur. Zengin Müslümanların, sahip oldukları mal veya paralarının belli bir bölümünü ibadet niyetiyle her yıl Kur’an’da belirtilen kişilere vermelerine zekât denir. Ülkemizde zekâtın ramazan ayında verilmesi gelenek olmuştur. Ancak bu ibadet sadece ramazanda değil, diğer zamanlarda da yerine getirilebilir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir hadisinde zekâtla ilgili şöyle buyurmuştur: “Üç şey vardır ki bunları yapan kişi imanın tadını almış olur. Allah’tan başka ilah olmadığına inanarak bir olan Allah’a kulluk etmek, malının zekâtını gönül rızasıyla her sene düzenli olarak ve içine sinerek vermek, zekât olarak yaşlı, uyuz, hasta, çelimsiz ve sütü az olan hayvanı değil, mallarınızın orta hâllisinden zekât vermek..” (Ebû Dâvûd, Zekât, 5) Bir hadisinde de “Sadaka/zekât vermek, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları yok eder.” (İbn-i Mâce, Zühd, 22.) buyurmuştur.

para

Zekât, Kur’an-ı Kerim’de açıkça emredilmiş ve zengin Müslümanlara farz kılınmış bir ibadettir.
“Sadakalar (zekâtlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirlere, düşkünlere, zekât toplayan memurlara, kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlara, (özgürlüğüne kavuşturulacak) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve yolda kalmış yolculara mahsustur. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe suresi, 60. ayet.)
Yukarıdaki ayete göre zekât kimlere verilebilir?

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir